Yaş 27 Hayatın Bana Öğrettikleri

  Her ne kadar rakamlara takılmasam da yaşımın ilerlediğini bilmek bazen sona yaklaştığımı hissettirmiyor değil. Belki de olayın güzelliği  burada ortaya çıkıyor. Hem sonumun yaklaştığını hissediyor hem de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya çalışıyorum Neyse ölüm falan bu konularla sizi sıkmak değil niyetim. Sokak jargonun da şöyle bir sözü hepimiz "Hayat yaşın değil yaşadıklarındır kardeşş" :). Bazen bu düşünceye de katılmıyor değilim. Hepimiz farklı farklı ve bir birimizden farklı bireyleriz. Bu yüzden hepimizin hayat hikayeleri farklı. Ömür pınarına dalmış giderken hayatın bana öğrettiği bir çok ders olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyorum. 

  İlk olarak hayatta yaşadığımız olumsuz duyguların enin de sonun da etkisinin geçtiği. Hangimiz söylemedik ki? İçin de bulunduğumuz durum hiç geçmeyecek, işler yoluna girmeyecek. Ara ara yine böyle düşünüyorum ama artık bunun kalıcı değil geçici olduğunun farkın da olunca daha doğru adımlar atabiliyorum. Kimi zamanlar kendimi o kadar bitik, yıkık hissettiğim zamanlar olmadı değil. Hatta bir ara intihar etmeyi bile düşünüyordum. Ancak dostlar ne olursa olsun bu hayat yaşamaya değer ve yaşadığımız duygular enin de sonun da geçecek. Siz sadece geçeceğinin farkında olun yeter. Hepimiz insanız  bazı zamanlar kendimize kötü, mutsuz hissetme şansımız olduğunu unutmamak gerek. 

  Yine hayatın bana öğrettiği gereksiz kalabalık ortamlardan uzaklaşmak. Eğer bir ortam da sizin fikirlerinize, düşüncelerinize önem verilmiyorsa böyle bir ortam da bulunmanız tamamen külliyen zarar. Tabii gençlik çağların da bunu hissetmemiz zor ancak ilerleyen yaşlar da yine daha iyi anlıyoruz. Size iyi gelmeyen ortamlardan, insanlardan bir bir uzaklaşmak size daha hissettirecektir. Çünkü bu hayatta öyle insanlar var ki size de yaşadığınız hayatı size kötüymüşcesine lanse ettiriyor. Böyle bir ortam da dostlar uzun süre kalmak hem sağlığa hem bizlere fazla zararlı. Sahte bir kalabalık yerine asil bir yalnızlığı tercih etmek gerekir bazen.

Çevre bence en önemli konulardan birisi çünkü çevremiz de olan insanların hayata bakış açıları, fikirleri bizleri o kadar etkiliyor ki. Eğer dostlar çevreniz de size değer katan, size benliğinizi tamamlamada faydalı olan insanlar var ise bence bu insanları kaybetmemek gerek. Bunlar bizlerin biz olmasın da kendimizi tanımamız da faydası olan insanlar. Bu tarz insanlar olduğunu bilsek de sayıca az olduğunu düşünüyorum. Belki bu coğrafya'nın kaderi çevremiz deki bir çok insan tamamen negatif ve yaşayıp gibi görünen insanlar. Ne hikaye ama sanki The Walking Dead :).

Aslın da yazacağım bir çok konu var ama burada bitirmek istiyorum. Anı yaşayın bırakın kontrol etmeyi, bırakın sizi sıkan duyguları. Sonuçta yaşanan hiçbir an geri gelmeyecek bunun hepimiz farkındayız? Yıllar sonra ismini, cismini hatırlamayacağımız olay, olgu ve kişiler için bugününüzü mahvetmeye değer mi? Bol bol kitap okuyun :). Kendinize iyi bakın bunu kimse sizin adınıza yapmayacak. Bir kurtarıcı bekliyorsanız üzgünüm o kurtarıcı gelmeyecek. Hayatınızın iplerini kendi eliniz de tutun başkalarının bu ipi tutmasına izin vermeyin. Size yardımcı olmak isteyen kişileri hariç tutuyorum. Bugün ölecekmiş gibi hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıp yaşayın.


  

  

  

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uzunca Bir Aranın Ardından...

TÜRKİYE de İİBF Okumak