Uzunca Bir Aranın Ardından...

          

              Evet merhabalar, uzunca bir zaman oldu. Ne yazı yazabildim buraya, ne bir şeyler yapabildim. En son buraya yazdığım da her şey daha bir güzeldi sanki diyorum. Korona çıktı, deprem oldu, askerlik derken yine kendimi bir şeyler yazma ihtiyacı için de buldum. İçimde ki yazma isteği bir türlü yakamı bırakmadı. Buralara yazılar ekleyemedim lakin günlükler doldu taştı, defterler de sayfalar bitti. Şimdi yeniden kağıdı kalemi elime aldım ve bir şeyler karalamak istedim. 2 yıllık yoklukta hayatım da birçok şey değişti. Sanırım değişmeyecek tek şey hayat boyu sürecek olan öğrenciliğim. 2 yılda yaklaşık 300'e yakın eser okudum. Okudukça ne kadar az bildiğimi fark ettim. Üniversite de iken  bir arkadaşımın hocasının onlara söylediği söz aklıma geldi. "Bir kitap okudum çok bildiğimi zannettim iki kitap okudum aslında ne kadar az şey bildiğimi fark ettim" diye. Okumalarımın çalışmalarımın henüz tam bir karşılığını alamadım. Alacak mıyım? bunu da net bir şekilde tanımlayamıyorum kendimde. Şunu kabullendim hayat her zaman hak ettiğimiz şeyi vermiyor bize. Bazen gecikiyor, bazen hiç gelmiyor beklediğimiz şeyler? Bilemiyorum benim ki gecikiyor mu? hiç gelmeyecek mi? Ve bir 6 aylık askerlik maratonum eşlik etti bana. Hâlâ kulaklarım da yemekhaneye giderken söylediğimiz marş geliyor aklıma. Ve sayısız hikayelerine eşlik ettiğim insanlar... Özgürlüğümün kıymetini içesine hissettiğim maraton. :)

            Sabah kalk içtima akşam yemek ye içtima. Ne kadar yorucu bir serüven olsa da orada tanıştığım insanlar süreçten daha güzel geldi her zaman...Bu kadar farklı kültürlerden gelmiş bu kadar farklı insan topluluğunu bir arada bulmak normal hayatta pek mümkün olmuyor. Geçen iş yerimden bir mesaj yine bana askeriyeyi hatırlattı. "Arkadaşlar ikinci bir emre kadar çay molalarımız iptal edilmiştir? İşçiyi çalıştırıp 15 dakika çay molasını veremeyecek aciz işverenlere mi küfür etsem yoksa? bu ne sıklık kardeşim diye mi haykırsam o an emin olamadım. 

            Velhasıl kelam yine öğrenme maratonumu devam ediyorum. Kafamda ki plan artık haftada bir defada olsa buraya bir şeyler karalamak. Umarım normal hayatın çilekeşine kapılıp uzun süreli bir ara vermemeye gayret edeceğim. İş maratonu derken okuma konusunda bayağı bir geriledim. Beni en çok yaralayan konulardan birisi. Hafta ay da üç, dört eser bitiren yanımdan uzak kalmak beni hayli üzen bir durum. Hayatın bu kadar monoton olması oldukça sıkıcı oluyor bazen dostlar. Hay
at ev, iş ikilemin de uzunca süre seyredince insan afallıyor tabi ki. Bazen bunun bilerek bizlere dayatıldığını da düşünmüyor değilim. Klişe olacak belki ama böyle olmamızı istiyorlar. Sabah iş akşam ekran başında koskoca bir ömür geçirmemizi. Ha bu arada sorgulamamızı. Diretilen şeyleri sorgusuz sualsiz kabul etmemizi. Böyle yaşam geçirmek oldukça zor olsa da yine de enseyi karartmıyorum sevgili dostlar... Biliyorum ki bizler bir şeyleri değiştirebiliriz. Belki değiştiremeyebiliriz fakat bu yolda mücadele etmek de bir noktada insanı teselli eden bir şey.

            Bu yazım bayağı bir dağınık oldu. Oradan oraya, konudan konuya atladım. Yazacak çok şey birikti içim de paldır, küldür girdim olaylara. İlerleyen haftalar da daha düzenli konular yazmaya gayret edeceğim. Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKİYE de İİBF Okumak

Yaş 27 Hayatın Bana Öğrettikleri